Selam ve sevgilerin siz değerli dostlarımın olması dileği ile hepinize güzel bir hafta geçirmeniz dileklerimle Merhabalar diyorum.
Sevgili dostlar, geçtiğimiz haftalarda (3 ARALIK) Dünya özürlüler gününü kutladık ve çeşitli etkinliklerle andık. 3 Aralık’ta bazı özürlü ve engelli derneklerinin ağızlarını siyah bantlarla kapatarak sessizce yürüdüklerini de medyadan izledik, ne yazık ki bazı vatandaşlarımız bunu haber olarak izlediler, bazı vatandaşlarımızda topluma verilen çok önemli bir mesaj alarak izlediler gerçekten ben basından ve medyadan izlediğim bu haber karşısında kendimi de suçlu olarak izledim. Geçen hafta Soma Atatürk stadında oynanan Soma spor- İncirliova spor maçında yaklaşık yirmi kadar engelli çocuğumuz futbolcuların ellerlini tutarak sırtlarında formalarla sahaya çıktılar, saha içerisinde görevli olmam nedeni ile stat içerisinde yaşanan o mutluluğa birebir şahit oldum ve inanın gözlerim yaşardı.İstiklal marşı okunurken hepsinin gözleri Türk bayrağımıza çevrilmiş ve hepimizden daha güzel istiklal marşına katılıyor ve selam duruyorlardı.Seremoni sonrası ailelerine teslim edilen çocuklar adeta sahalardan çıkmak istemediler ve yüzlerinde ender görülebilecek büyük mutluluk hakimdi. Bu beklide benim hatırladığım kadarı ile ilk defa Soma’da yaşanan bir olaydı.
Sevgili okuyucularım, değerli arkadaşlarım, Her yıl yapılan özürlüler günü kutlamalarından sonra ne yazık ki her şey unutulup gidiyor, verilen sözler gerilerde kalıyor. Daha dün akşam Tv haberlerinde bir ilimizde asansör bozukluğu nedeni ile çocuğunu okula gönderemeyen bir velinin isyanı ile, Koca İstanbul ilinde halen engellilerin Belediye otobüslerine iniş binişte arabaların özürlü merdivenlerinin olmaması haykırışlarına şahit oldum. Bizler bu kardeşlerimize nasıl engelsiz yaşamı öğreteceğiz şaşıyorum, destek olarak mı, köstek olarak mı öğreteceğiz. Söylenen sözlere baktığımızda “ Yerel yönetimler olarak insanların engellerini ortadan kaldırarak, onları topluma kazandırmak topluma birlik ve beraberlik içerisinde yaşamayı onlara öğretmek gerekiyor “ diye mesaj verenler bu iletilerinde ne derece gerçekçidirler.
Sevgili dostlar, Yılda bir kez özürlü ve engelli vatandaşlarımızı arabalara bindirerek ve bir yerden bir yere onları taşıyarak, yürüyüşler yaparak bu sorunları çözemeyiz, öncelikle hepimiz biraz özde ve sözde, düşüncede gerçekçi, samimi olmalıyız. Bu gibi derneklerimize toplum olarak hepimiz sahip çıkmalıyız. Bir an önce kamuya açık alanlar, toplu taşıma araçları, binalar engelsiz, güvenli ve erişilebilir hale getirilmelidir. Engellilerin ev hapsini müebbede çeviren yaptırımlardan derhal vazgeçilmeli, toplu ulaşım araçlarındaki işitsel ve görsel uyarı sistemlerinin hızla yaygınlaşması ve düzenli çalışması ivedilikle sağlanmalıdır. Bu ülkede sadece sağlıklı insanlar yaşamıyor. Engelli ve özürlü kardeşlerimize acıma ve utanma duygusu ile yaklaşmak onlara yapılabilecek en büyük kötülük dür. Engellilerin ağıt ve göz yaşına değil, sevgi ve desteğe ihtiyaçları var. Engelliler her vatandaş gibi ülkenin ortaya koymuş olduğu milli gelirden, eğitimden, sağlıktan yararlanmalı ama bunun yanı sıra yükümlülüklerini de yerine getirebilmeli. Üretime katılabilmeli. Üretime katılma yolundaki engeller aşılmalıdır. Yılda bir kez kutlama ile değil her gün bir aile olarak bir arada yaşayabilmeyi öğrenmeli , her sağlam insanın aslında bir özürlü adayı olduğunu asla unutmamamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Gelecek hafta görüşünceye dek, yüzünüzden tebessüm, gönlünüzden neşe,hayatlarınızda sağlık ve mutluluk her daim var olsun, hoşça kalın.