Selam ve sevgilerin en güzelinin siz değerli dostlarımın olması ve hepinize güzel bir hafta geçirmeniz dileği ile sevgilerimi ileterek bu haftaki yazıma başlamak istiyorum.
Sevgili dostlar, değerli okurlarım , sosyal medyada facebok ile başlayan çılgınlık twiter, instgram derken her gün bir yenisi eklenerek teknolojinin akıbetine sürüklenerek gidiyoruz. Sosyal medya daha önce sadece bir iletişim aracı gibi gözükürken şimdilerde herkes tarafından hayatımızın olmazsa olmaz bir parçası haline gelerek mecburi yaşam tarzı oldu.Bir yerde sosyal medya sosyal hayatımız oldu.Kendi çevremdeki arkadaşlarımdan öylelerini tanıyor ve hayatlarına şahit oluyorum ki, iş dönüşü eve gelir gelmez internette haberlerden önce facebok veya diğerlerini açarak acaba bana bugün ne mesaj gelmiş, kim beni dürtmüş diyerek meraklarını gidermek için meraktan deli olmaktadırlar. Yine öyle insanlar tanıyorum ki sosyal medyada gerçek adlarını unutarak veya unutturarak sanal dünyalarda meraller Mehmet, Ayşeler Ali, olmaya başladı.Takma isimlerimiz gerçek isimlerimizin önüne geçerek her türlü atıp tutmalar, külhanbeyi konuşmalar, kabadayılıklar bizi bambaşka bir aleme götürerek dikdörtgen monitörün esiri olarak gösterebildiği bir sayfa kadar kendi hayatımızın sahte kahramanları olarak yaşamaya başladık. Birbirimizle olan duygularımız zaten yok olacak kadar azken sosyal medya sayesinde de tamamen kaybettik. İçimizdeki patlama noktasına gelen egolarımızı sahta ve takma isimler sayesinde iyice şişirerek sahte lakaplarımızla insanlara tepeden bakarak hodri meydan diyerek rest çekmeye başladık. Bugün yaptığım çeşitli gerek deniz yolu gerek kara yolu, tren gibi yolculukların hepsinde yolculuk eden insanların % seksenine yakın kısmı ellerindeki akıllı telefonlarından sosyal medyaya girerek kendi kendilerine konuşup güldükleri yüzlerinde çeşitli mimikler yaparak değişik şekillere girdiklerini görmekteyim.
Sevgili dostlarım, yine sosyal medyada en çok yapılan çılgınlıklardan bir diğeri ise insanların sabah, veya diğer öğünlerde yedikleri yemeklerin fotoğraflarını çekerek yayınlamalarıdır. İçtikleri bir bardak rakıya kadar nerede, kiminle ve nasıl, mutlumu, huzurlumu, huzursuz mu diyerek arkadaşlarının yorumlarını bekleyen arkadaşlar birde kendilerine afiyet olsun demeyen yandaşlarına ertesi gün sitem etmektedirler. Bu nasıl bir amaç bu nasıl bir araçtır anlamak mümkün değildir. Herkesin ne yediği veya ne içtiği kendisine aittir, yayınlamak neyin nesidir anlayamadım. Gerçekten yapılan araştırmalarda da öğrenciler üzerinde yapılan araştırmalarda gittikçe artan sosyal medya çılgınlığı hastalık haline gelerek büyük bağımlılık yaratmaya başlamıştır. Bir kere çay, kahve içen bir insanın sorduğu ilk soru facebok hesabın varımıdır ve dostluk, dürtmeler, başlamıştır. Şu an benim hesabımda bekleyen yüze yakın arkadaşlık isteği beklemekte olup hepsini ret ettim. Bu ne demek her selam un aleykum diyene ekle beni görüşelim, kutlayalım, doğum günümü kutla demeye mecburmuyum veya aile fotoğrafımı sen beğenmeye mecburmusun.
Maalesef ne kimsenin içtiği içki, ne kimsenin yaptığı mangal, ne kimsenin kiminle nerede olduğu beni ilgilendirmiyor, ama arkadaşımın doğum günü, evlenme yıl dönümü, sünnet veya düğü töreni davetleri, hastalıkları benim ilgimi çekerek en azından haberdar olarak görüşemesem bile telefonla arayarak hal, hatır sorabiliyorum.Lütfen hepimiz çocuklarımızı bu çılgınlığın içine atarak bağımlılık haline gelen ve hastalık derecesinde ilerleyen sosyal medya çılgınlığına mahkum etmeyelim.
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sağlık ile kalın, dua ile kalın, Allaha emanet olun inşallah.