Selam ve sevgilerin en güzelinin siz değerli dostlarımın olması dileği ile hepinize güzel bir hafta geçirmeniz dileği sevgilerimi sunuyorum.
Sevgili dostlarım, değerli okurlarım yazıma başlamadan önce tüm kardeşlerimin, okurlarımın, sevgili gönül dostlarımın geçmiş mübarek kurban bayramlarını en içten ve en ulvi duygularım ile kutluyor, inşallah tüm İslam alemine hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, yüce Mevlamdan gelecek bayramlara da sağlık içerisinde bizleri kavuşturmasını niyaz ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde kurban bayramını idrak ettiğimiz için yazımız yine bu bayram ile ilgili olacak ancak inanın yaklaşık on seneyi geçen bir zamandan beri gazete köşelerinde haber sitelerinde yazı yazarım ancak en zor ve düşündürücü olanı kurban bayramı sonrası yazdığım yazılardır. Şimdi bazıları bunun benin hayvan sever olduğum, bazıları vejetaryen olduğum , bazıları da duygusal olduğum için bu yazıyı yazdığımı sanacaklar ancak Allah biliyor ya hiç de öyle sandığınız gibi hiçbir şıktaki sebepler değildir. Ben Kurban bayramındaki gerek yazılı gerek görsel basında izlediğim korkunç ve insanlık dışı manzaraları izlediğim zaman kendi insanlığımdan ve akıl almaz vahşet görüntülerden nefret ediyorum.Bilmiyorum bu kadar akıl almaz infaz görüntüler ve akıl almaz işkence görüntüleri başka bir ülkede acaba görülebilirimi merak ediyorum ama görüleceğini sanmıyorum çünkü en azından bununla ilgili bir görüntü olsaydı muhakkak yayınlanırdı.Bu akıl almaz görüntülerin İslami yönünden sakıncalarını ve günahlarını eleştirmeyi de din adamlarına bırakıyorum benim alanıma girmiyor.
Gelelim ikinci kurban vakasının pay dağıtım kısmına, şimdiye kadar gördüğüm ve şahit olduğum biz zati olaylarda dağıtılan payların yağlı ve kemikli kısımlarının eşe dosta dağıtıldığı kalan kısımlarının kendilerine sucuk, rostoluk, ızgara, pirzola olarak ayrılması olayına bir türlü anlam veremiyorum.Kitabımızda üçte birinin dağıtılması, üçte birinin eşle dostla yenilmesini ve kalanın eve ayrılmasını emrediyor, yağlı kemikli kısmını dağıtın, dilini, beynini, ızgaralık kısmını siz alın da yiyin demiyor, insanları enayi yerine koyun demiyor. Bizler ancak bu şekilde yaparak kendimizi kandırıyoruz yukarıdaki mevlayı değil ama bunların hesabının görüleceğini de asla unutmamak lazımdır.
Üçüncü olay ziyaret olayıdır. Artık bayramlar gerçekten yozlaşmaya başladı, bayram denildiği zaman aklımıza gelen ilk olay Ege ve Akdeniz sahillerinde tatil olayıdır. Kurban ise veririz vekaleti keserler ve biz gelince alır eti koyarız dolabımıza, ramazan ise zaten et sıkıntımız yok komple tatil. Bayram tebrikini de cep telefonu denilen bir icat var ararız kutlar geçeriz, bu şekilde de görevimizi tamamlamış oluruz, bazen nerede eski bayramlar dediğimizde buna karşı çıkanlar var, bizim zamanımızda bayramlar bayram tadında kutlanır etler nizami olarak dağıtılır, eşle dostla sofralar kurulur yenilir, mahalleler şenlenir, çocuk sesleri ortalıkları şenlendiririydi, şimdi kaçımız bayramlarda ev ev gezen çocuk görüyor ve sesini duyuyorsunuz, maalesef ki hayır. Ben çocukluğumda geçen bayramların tadını çoook özlüyorum ve gerçekten arıyorum, rahmetli babamlar sabahleyin hayvan kesildikten sonra hayvanın ciğerine kadar olan parçalarını kavururlar, eşle dostla mahallede kahvaltı yaparlardı., çaylar içilir, imece usulü herkes birbirlerine yardım ederdi. Ne diyeyim biz ne kadar burada yazsak, ne kadar dile getirsek söyleyecek fazla bir şey yok , herkes hayatını yaşamaya devam ediyor.
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sevgi ile kalın, muhabbet ile kalın sevgili dostlarım.