Selam ve sevgilerin en güzelinin siz değerli dostlarımın olması dileği ile hepinize güzel bir hafta geçirmeniz diliyorum. Günler haftalar, aylar o kadar hızlı geçiyor ki ne zaman nerdeyiz, ne zaman oldu anlayamıyoruz. İşte Yine Eylül geldi, 1 Eylül, iki eylül derken eylül ayıda bitmiş olacak ve ömürlerimizden bir yıl daha geçecek fakat nedense benim çocukluğumdan beri aklımda kalan Eylül ayı’na ait duyduğum sevgi, duygu, hüzün bambaşkadır. Okulların başlangıcı, sonbaharın başlangıcı ve duygusallığın bence en yoğun olduğu en güzel aydır.Mutluluğun resmide bu olsa gerek derken en önemlisi bu hafta sevgili kızımı evlendirerek kayınpeder olma yolunda da Eylül ayına bir paragraf daha açacağım.
Sonbahar’ın gerçek anlamda yaşanması şu günlerde henüz mümkün değil, çünkü deniz kenarları okula gidenlerin haricinde halen dolu dolu devam ediyor. Hoş mevsimler de değişti o da ayrı bir konu.
Her ne olursa olsun artık ağaçlar yavaş yavaş renklerini koyu kahverengiye dönüştürerek dökme moduna girmiş olacaklar ama o değişik renkleri dalında seyretmek bile insana farklı bişr heyecan , bazen almazsın. .Sonbahar ayında güneşin ışıkları bile bence çok farklı ve çok başka oluyor,güneş yakıp kavurmaz, insana bıkkınlık vermez, yavaşça ve usulca ısıtır, akşamları daha rahat uyumaya başlarsın,bazen pike alırsın, bazen de gerek duymazsın.
Herkes yaz aylarında deniz tatilini seçerlerken ben eylül ayında denizi girmeyi sevenlerden ve tercih edenlerdenim. Okurlarım bilir Çandarlı eylül ayında benim için aşk ve tarifi mümkün olmayan erişilmesi güç bir sevdadır. Eylül ayında Çandarlıda denize girmek ve stres atmak muhteşem bir duygudur. Deniz çarşaf gibidir saf, mavi ve durgun. Denizden çıktığım zaman gözlerimi Foçaya doğru çevirir, enginliklerinde kaybolur giderim. Hele Adada bulunan evlerin bahçelerindeki duvarı saran sarmaşıkların kıpkırmızıların envai tonunu seyrettikçe mest olurum.Hele hava bir açılır bir kapanırsa bukalemun gibi renkten renge girmesi beni mest eder. Eve dönüşümde domatesler, salatalıklar,fasulyeler ve biberlerimi kontrol eder, dökülen yapraklarını toparlarım. Asmanın yazın yediğimiz yaprakları artık yenmez hale gelmiş ve kızıl kahverengiye dönmüştür. Bazılarını sökme zamanı gelmiştir ve çıkartılarak yerleri temizlenir. Her gün geldiğimde mutat olarak bu işleri yaptığım için bahçemin yavaş yavaş boşalması beni ayrı bir duygulandırır, gözüme sebzelerini yediğim fidanların sökülmesi, yok olması çıplacık kalmıştır. Eylül ayı benim mest olduğum o duygularla bahçesinde kahvemi yudumlarken değişik duygulara daldığım muhteşem aydır, ben bunları söylerken radyomda Alpayın muhteşem şarkısı çalmaya başlıyor,
Okul yolu sensiz
Ölüm kadar sessiz
Geçtim o yoldan dün
İçim doldu hüzün
Yapraklar solarken
Adını anarken
Bekletme ne olur
Gelmek zamanı gel
Yok yok yok
Gitme gitme gel
Eylülde gel.
Herhalde bende bu hafta kızımın mürüvveti nedeni fazlamı duygusalım ne ama uykularım kaçmaya başladı herhalde Eylülde ben tekrardan aşık olmaya başladım galiba ama rabbim herkesi her ayın güzelliğini görebilmeyi, sevebilmeyi ve bu duyguları yaşatabilmeyi nasip etsin diyerek yazımızı burada sonlandıralım.
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sevgi ile kalın, muhabbet ile kalın, dualar ile kalın inşallah.