Türkiye Maden İşçileri Sendikası Soma 2 Nolu Şubesi (Demir Export) 1.olağan genel kurulu gerçekleştirildi. Hasta sonu Sendika Toplantı Salonu’nda yapılan genel kurul sonunda yapılan seçimlerde Erol Kasap şube başkanlığına seçildi.
2 Nolu Şubenin genel kuruluna; Genel Kurula Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Gülahmet Güven, Genel Sekreter Tamer Küçükgencay, Genel Mali Sekreter Zekeriya Aydın, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Yasin Karatay, Ahmet Çimen, Eğitim Araştırma Sekreteri ve Diğer Maden işçileri Soma Şube Başkanı Şevket Şahin, Yönetim Kurulu üyeleri Selçuk Metin, Hamza Arslan, Ali Uzun, Zeki Özgen, Soma Maden işçileri Sendikası Ege Bölgesi Şube Başkanı Recep Satır, Ünal Şahan, Nazmi Gürleyen, Kıyas Çalı, Alaattin Arıtma, Soma Maden İşçileri Sendikası Ege Bölgesi 1 Nolu Şube Başkanı Mehmet Şendil,Yönetim Kurulu Üyeleri M,Ali Çakır, Murat Kalın, Ramazan İman, Rıza Sal, üyeler ve maden işçileri katıldı.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan genel kurulda konuşma yapan Genel Başkan Yardımcısı Gülahmet Güven; “İş kazaları memleketimizin Kanayan yarası. Ülkemizde maden sektöründe uğraşan yabancı yatırımcılar var, bunlarda iş kazaları olmuyor. Bunu Sorgulamamız gerekir. Demek ki, bu kazaları önlememiz yasalarla olmuyor. Artık bu zihniyet değişmelidir. Artık bu mücadelemize top yekun devam etmeliyiz. Her defasında “bu son olur” diyoruz. Fakat bu kafayla gidersek son olacak görünmüyor. Ülkemizdeki kayıt dışı ekonomi olmaz ise haksız rekabetin kalkması halinde iş kazaları olmayacaktır. Biz maden işçileri, ülkemiz olarak önemliyiz. Neden önemliyiz ? Çalıştığımız sektör için önemliyiz. Türkiye’nin kendi yağında kavrulması için madencilere enerji sektöründe çalışanlara ihtiyacı vardır. Doğal gazımız yok, dışarıdan doğal gaz alıyoruz, Petrol alıyoruz elektrik üretmemiz için dışarıdan doğal gaz almanın hiçbir haklı gerekçesi yok. Bugün ülkemizin linyit rezervi 16 Milyon Tonu bulmuş durumda. Şimdiye kadar 1,5 milyon tonunu çıkarmış durumdayız. Bunun için Doğal gaz çevrim santralar yerine kendi yerli kaynaklarımızı kullanabileceğimiz santrallerimizi inşa etmeliyiz. Milyonlarca olan işsizimize iş vereceğiz. Yurt dışına ödediğimiz milyarlarca doları ödememiş olacağız” dedi.
Daha sonra Maden İş Sendikası Genel Sekreter Tamer Küçükgencay, “öncelikle Somamızda ve diğer madenlerde aş için, ekmek için, eşine çocuğuna bakmak, ülkesine hizmet etmek için, en helal alın teriyle en zengin yüreğiyle hayatını kaybetmiş maden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, ruhları şad olsun diyorum.
Soma felaketini yaşayanlar olarak, Siirt-Şirvan’da hayatını kaybeden madenci ailelerin acısını biliyor aynı yangını yüreğimizde hissediyoruz. 10 işçinin şehit olduğu, 6 işçinin de kurtarılmayı beklediği ve belki artık onlar için umutlarımızın tükendiği gerçeğini bilmek de canımızı ayrıca yakıyor. Çöllolar göçüğü altında 11 maden emekçimizin bedenlerine hala ulaşamamışken, acılar yüreğimizde taze iken, Şirvan’dan gelen acı haber de yüreğimizi bir kez daha dağladı. Madencilik dünyanın en zor mesleği. Ama bir o kadar da helal, bir o kadar da onurlu, bir o kadar da saygıyı en çok hak eden meslektir.
Dünyanın en zor mesleği olması demek, ölümün fıtrat olması demek değildir. Gelişmiş ülkelerdeki madenciler ölmüyorsa “ölüm kaderde var” demek çelişkidir. Birileri kendi kaderini yazıp ölmüyorsa, biz de bu kaderi yazmayı öğrenecek, kendi kaderimizi yazacak ve ölmeyeceğiz… iş kazaları sadece yer altında değil, yer üstünde, yolda, inşaatta, evde, trafikte, ofiste, iş kazaları maalesef her yerde.
Rekabetin git, gide keskinleştiği dünyamızda her şey gelişiyor, teknoloji son hızla ilerliyor. Bu ilerleme aynı zamanda denetimleri ve standartları da yükseltiyor. ılo’nun ve Avrupa birliğinin koyduğu standartlara uyma çabamız tabi ki göz ardı edilemez. Ama asla yeterli olmuyor. Kanunlar, yönetmelikler çıkıyor, denetimler arttırılıyor, caydırıcı yaptırımlar uygulanıyor.Ama nedense hala iş kazalarında dünya üçüncüsü, Avrupa birincisi olma yerini koruyor.
Biz sendika olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunu çok önemsiyor, iş kazalarının önüne geçilebileceğini, risklerin yok denecek kadar minimuma indirilebileceğini biliyoruz. Bu konuda sendika olarak çalışmalarımız devam ediyor. Bir kaç hafta önce burada “iş sağlığı ve güvenliği” eğitim semineri düzenledik. Seminerimize katılım oldukça yüksekti. Sadece burada değil, örgütlülük alanımızda olan başka şehirlerde de seminerlerimiz oldukça verimli geçti. Amacımız iş kazalarına karşı emekçilerimizi, hocalarımızın önderliğinde bilgilendirmek ve önleme kültürünün oluşmasında bir katkımız olmasını sağlamaktadır.
Biz Türkiye Maden İşçileri Sendikası olarak sorumluluğumuzun bilinciyle iş sağlığı ve güvenliği konusunda elimizden gelen her türlü desteği üyelerimize sağlayacak, bu konuda bilinçlendirme çalışmalarına daha da hız vereceğiz. Ama şunu da biliyoruz ki, iş kazalarına karşı alınacak tedbirler, sadece bilmeyle önlenemiyor. Burada işverene ve siz işçi arkadaşlarıma da çok iş düşüyor. Her şeyden önce kazalar çalışma ortamında oluyorsa ,işveren de o ortamı risksiz hale getirmekle mükelleftir.
İşveren risk değerlendirmesini ve alacağı önlemleri maliyet unsuru olarak görmemelidir. Yapılan çalışmalar kaza sonrası çıkan maliyetin önlem alma maliyetinden çok daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Zaten işveren sadece mali açıdan değil, insan odaklı düşünmeli ve üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Ondan sonra da bizler “bana bir şey olmaz” mantığını bırakıp, oluşturulan standartlara harfiyen uymalı ve kendi canımızı tehlikeye atmamalıyız.
Maalesef emek cephesinde çözüm bekleyen onlarca konu var. En büyük sorunlarımızdan birisi de taşeron çalışma biçimi. Yıllardır taşerona karşı durduk ve taşeron çalışma şeklinin adaletsizliğinden, getirdiği haksız iş yükünden, güvencesizliğinden dem vurduk. Taşeron demek adı üstünde taş devri demek. 21.yüzyıldayız, ama hala taşerondan yani kölelikten bahsediyoruz. Emekçiler insanca, eşit bir şekilde çalışmalı, aynı iş kolunda çalışan işçiler arasındaki ayrım kalkmalıdır. Toplu iş sözleşmesi bütün işçiler için uygulanmalı, hakları işçilere iade edilmelidir. Binlerce kadro bekleyen emekçimiz var. Bizim kamuda 1500’yakın kadro bekleyen maden emekçimiz var. Verdikleri kadro sözünü unutanlar, bizim unutmadığımızı bilmelidir ve verilen sözler ivedilikle tutulmalıdır.
Her platformda konuşuyor söylüyoruz. 15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsünde bulunan hainlere en güzel cevabı halkımız verdi. Bizlerde haberi duyduğumuz dakikalarda alanlara indik ve sizlerle demokrasimize sahip çıkma adına bir araya geldik. O gece Soma meydanından hainlere karşı tek yürek olduk. Hain FETÖ kalkışmasını tüm halkımızla birlikte püskürttük. Türkiye Maden İşçileri Sendikası olarak bütün şubelerimizle bulunduğumuz illerde meydanlara indik. Yaşadığımız bu yüzyılda seçimle gelenin seçimle gideceğinin dersini bu darbe girişiminde bulunan hainlere bildirdik.
Cumhuriyetimize, demokrasimize o günde sahip çıktık. Bundan sonrada sahip çıkacağız. Bu darbe girişimine karşı ilk saatlerden itibaren dik duran bütün maden-iş teşkilatına sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum.
15 Temmuz gecesi demokrasi ve ülkesi adına FETÖ terör örgütüne karşı dururken canlarını kaybeden bütün kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralanıp gazi olan kahramanlarımıza da bir kez daha acil şifalar diliyorum.
1952 yılından bu güne kadar örgütlenme mücadelesi veren ve Türkiye’mizin her bölgesine ulaşan, hemen hemen bir çok bölgesinde örgütlenen bir sendikayız. Ülkemizin en ücra köşelerine kadar gidip yıllarca örgütlenme mücadelesi verdik. Bir çok alternatif sendika olsa da pes etmedik ve işkolumuzda en yüksek üyeli sendika olmayı başardık. Amacımız en yüksek rakama ulaşmak değildi elbet, işkolumuzdaki emekçilerimizin ekonomik, sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekti. Amacımıza ulaşabilmiş değiliz. Çünkü iş kolumuzda hala 150 bin örgütsüz işçimiz bulunmaktadır.Biz sendika olarak örgütlülüğün önemini çok iyi biliyoruz. Bir çok hak örgütlü mücadeleyle kazanılmıştır. Örgütlü mücadele bizi sonuca ve çözüme götürecek tek yoldur.Biz örgütlenmeye işçi haklarını savunmaya ve mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Ardından söz alan 2 Nolu Şube Başkanı Erol Kasap, “Uzun süredir mücadelesi verdiğimiz örgütlenmeyi madende başardık. İşverenin yetkiye itiraz etmesi sonucu şube kurmada, seçimlerimizi yapmada geç kaldık. Bu dönem elbette sıkıntılı geçti. Müteşebbis Heyet olarak çalışmanın zorluğunu yaşadık. Sizlerden gelen bütün sorunlara çözüm bulmaya çalıştık. Bu zorlukları birlikte atlattık. Bugün de burada şubemizin ilk olağan genel kurulunu yapmak için toplandık. Bu kongremizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bizleri her aşamamızda destekleyen genel merkez yönetimine ve burada kurulu şubelerimize de teşekkür ediyorum.
Somamızın sorunlarının çözümünde yer almak istiyoruz, Somamızda kurulu diğer şubelerle uyum içinde çalışmak, Sivil toplum örgütlerimizle birlikte hareket etmek istiyoruz, işçi kardeşlerimizin başta işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması olmak üzere, sorunlarının çözümü için mücadele etmek istiyoruz” dedi.
Konuşmaların ardından yapılan seçimler sonunda Erol Kasap Şube Başkanlığına, Özgür Sayar ve Murat Çolak Şube Başkan Vekilliğine, Fahri Yalçın Şube Sekreterliğine, İrfan Uzun Şube Mali Sekreterliğine, Ahmet Keskin Şube Teşkilatlanma Sekreterliğine seçildi.