Selam, sevgi ve dualar ile herkesin gönlünce ve dileğince,beklediğince yaşayacağı bir hayat olması dileklerim ile Merhabalar!..
Aslında bu hafta “ Gideceğim yarınlarda” isimli bir yazımı kaleme almış ilen içimden bir ses Dur,bekle ve gör diyerek o yazımı biraz daha ertelemek zorunda kaldım.Günlerden beri düşünüp beni tek mutlu kılan söz’ün “ Ne çok da acıtırmış insanın sevdiği yanında olmadığı zaman” sözü oldu. Ve hafta boyunca bunu düşünüp durdum. Ben bunları düşünüp dururken sanki tüm şarkılar bana nazari edermişçesine “ Neyleyim köşkü neyleyim sarayı, içinde salınan yar olmayınca ile başlayıp,Benimle ağlayacak, benimle gülecek bir sevgi istiyorum, Fikrimin ince gülü, kalbimin şen bülbülü,” diye başını alıp giden şarkılar,” akşamın olduğu yerde bekle diyorsun gelmiyorsun , gözler kalbin aynasıdır, yalan nedir bilmez onlar”, diyerek yine bana hüsran, yine bana göz yaşı kaldı maalesef, değişmeyen ve değişmeyecek kadermidir bilinmez.
Yüce rabbim Kuranı Kerimde ben bir kulu sevdiğim zaman onun işiten kulağı ve gözü olurum. Der, fakat nedense bizler başkalarının dertlerini görüp düşünmekten, veya hiçbir derdimiz kalmasa da kendimizi geçmişe götürüp bir dert yaratmaya, ya da o gün , gün içerisinde ki bir olayı sarmal yapıp dert yaratmaya çalışırız kendi kendimize.Hiç bir zaman kendimiz kendimizi bulamayız, ne zaman bir dert çözüme kavuşsa,diğerine geçmek çok zor olmaz.Kendi hayatını yaşayamıyorsan, yarınlara daha güzel bir umutla bakamıyorsan,güzel günleri görmek için, acaba sonu ne olur düşüncesi ile kendi ayaklarına kendin pranga vurmaya çalışırsan yaşadığın hayat senin değildir. Sen sana ait olan yaşamın mucizelerini hiçe sayarak, hissederek yaşayamazsan ve kendi kısır döngünün içindeki prangalara kendini kilitlersen bir gün gülersin, üç gün yanındaki en sevdiklerini bile görmezlikten gelerek olmayan derdine dert yaratmayı alışkanlık haline getirirsin.Neden yaşamın gerçekliğine uyum sağlamakta kendi kendini zora sokarsın ki, neden ruhunun gelecek yaşam güzellikleri ve yelken açacağın yaşamın renklerini görmek istedikçe, ve seni canından fazla sevenler varken her gün gözlerinin içindeki ışıltısına bakarak filizlenmeye ve çiçek açmaya çalışan umutları nasıl koparıp, bir kenara atarak görmezlikten gelirsin. Ben insanların kendilerinde psikolojik sorunlarım var diyerek kendilerini bu dünyaya kapatmalarına bir anlam veremiyorum, aslında bu sorun değil zihinsel bir işletim hatasıdır maalesef. Çünkü insanları yorgun kılan şimdiye kadar geçen zamanda taşıdıkları yükler ve alında biriken kat kat olmuş çizgiler ile, yüzlerinde etrafa karşı iyi görünmek için taşıdıkları maskelerdir ne yazık. İnsanlar yaşam boyunca ve nefes aldığı müddetçe eğer takındığı maskelerden kurtulamaz, kendini o çekilmez yaşamın içine atan döngülerin içerisinde dönme dolap gibi çevirmeye devam ederek seslerini çıkarmazlarsa kendi özüyle buluşmalarını hiçbir zaman sağlayamazlar, her zaman için sahte yüzlerle ve kendini kendisi olmayan kişilikler ile ezberledikleri rollerin repliklerini sahneleyerek, hiç mutlu olmayacakları yaşamın gerekleri olan vazifelerini yerine getirerek ne yazık ki kendi içerisinde birden fazla kişilik yaratarak hangi rolleri oynayacaklarını ve sahneleyeceklerini kendileri bile şaşırırlar. Neden kendimizi kendimiz gibi yaşamak yerine üç günlük dünyanın yaşamında kendimizi kılıktan kığla sokarız ki, neden kendimizi kendimiz olarak yaşamaktan iptida ederiz, bu canı yüce Rabbim herkese aynı şekilde vermemişimidir, öyleyse üzerimizdeki bu yükün ve kişiliğimizin zedelenerek, huzura açılan kapını sadece kızdıklarına değil, sevdiklerine de kapatıyorsun.
Toprağa ektiğin bir bitki ve meyve,sebze için dikmeden vermesi için rabbimden meyve isteyebilirmiyiz, tabii ki hayır önce bu meyvenin fidanını dikip zeminini hazırlayacaksın, sonra kökünü sulayıp gövdesini besleyeceksin, ve sonrasında ise de ben elimden geleni yaptım,olgunlaştırdım besledim, büyüttüm , elinden gelmeyen kısmı ve meyve verip dallanması için Allaha yönelip isteyeceksin ki Allah’ta bizlere verecek, yani sen istemedikçe, dilemedikçe, gövdeyi hazırlayıp, sevgini beslemedikten sonra gerisi boştur.Rabbimden isterken duada öte dua edileni hissetmemiz lazım,ruhumuzu besleyip duanın kıvamı değil, Rabbimiz hissetmemizdir, gönülden dileyip istemektir, yeterki sen olmak istediğin ve ait olmak istediğin sevginin yanında olmak için gönülden gönüle rabbimle köprüyü kur ve bekle, Rabbim sevdiğin kulun duasını ve istediğini verecektir, vermeyecek olsaydı o kalplere bu sevgiyi düşürüp bekletmezdi.Sen yeter ki güzel bak ve sen yeter ki gönülden iste.Sen yeter ki olmak istediğin yerde ol ve yüzündeki maskeyi çıkar, yerini belirle ve bekle.
Yüce rabbim güneşi bizlere sadece ısıtması için değil, içimizdeki karanlığın, aydınlığa çıkarması içinde yaratmıştır.Bir çiçek sevgi tohumu olmadan filizlenmez,rabbim senin aklına bir sevgi düşürmüş ve bir beklenti içinde bekletiyorsa, bu gökten aniden zembille inmemiştir, evveliyatı ve gönüllere düşüren sebepleri vardır,senin cüzi iraden ile diğer yarını bulman için özlemini düşürmüş, bulması da sana kalmıştır, unutmamak lazım ki yaşam sadece güneşle değil, senin tüm bunların farkına vararak gülümsemenle aydınlanır, yeter ki sen nerede duracağını bil ve onu istemekten vazgeçme. Yeni doğan güneşe aşk ve sevgi ile gözlerini açmanın zamanı gelmiştir artık, ve artık sen yaşamak istediğin güzelliklerin, yanında olmasını istediğin sevginin güneşini bulma yoluna girmişsindir.
Haydi o zaman bırakalım, o hüzünlü şarkıları ve “ Bana ellerini ver, hayat seni sevince güzel” diyerek yarınlara bin bir umutla koşarak , güzel günlere kadeh kaldırarak, buz gibi suların içinde bir yudum kahveye ne dersiniz ?
Gelecek hafta görüşünceye dek, şen ve esen kalın, sevgi ile kalın, muhabbet ile kalın, dua ile kalın.