Selam ve sevgilerin siz değerli gönül dostlarımın ve sevgili karaelmas gazetesi okuyucularının olmak üzere hepinize güzel bir hafta diliyorum.
Değerli okurlarım, Hepimiz yaşadığımız hayat çerçevesi içinde bize ait olan rollerimizi oynayarak görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu rollerimiz bazen olduğu gibi sade ve yalın şekilde gelişirken bazısı da polyannacılık şeklinde oluyor, yani Elimizde olmayanlara üzülmek yerine elimizde olanlara sevinmektir. Bir bacağım veya bir gözüm yok ama çok şükür ki diğer gözüm yerinde, en azından bazılarının iki gözü de yok bu da demektir ki elimizde olanların değerini bilmemiz ve halimize şükür edebilmektir, ben burada yeri gelmişken güzel bir çin ata sözünü belirteyim, “ Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme gücü ver, değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmemi sağla, ikisini ayırt edebilmem içinde akıl ver “
Burada W. Arthur Ward ‘ın bir sözü aklıma geldi “Gerçek iyimser problemlerin farkındadır ama çözümleri de bilir, zorlukları görür ama üstesinden gelineceğine de inanır, olumsuzlukları yakalar ama olumlulukları da vurgular, en kötüye açıktır ama en iyiyi de bekler, şikâyet etmek için nedeni vardır ama gülümsemeyi seçer.” İyimser olan bir insan aynı zamanda Polyannacılık davranışı içerisine de girer olayların iyi tarafını görür ama pembe gözlükle değil gerçekçi gözlerle görür.
Sevgili dostlar yaşadığımız şu fani dünyada hepimiz kalıcı çözümler aramak yerine ancak şikayet ederek kendimizi çıkmaza sokarak hayatımızdan ödünler veririz.Yaratıcı ve pozitif düşünceler yerine negatif tavırlar sergileyerek hayatımızı zehir etmeye çalışırız. Geçenlerde sosyal paylaşım sitelerinde okuduğum güzel bir yazıyı sizinle burada paylaşmak istiyorum,
ohn Ruskin, ünlü bir İngiliz sanat eleştirmenidir. Bir gün, Ruskin’in zengin bir arkadaşıyla akşam yemeği randevusu vardır. Arkadaşı suratı asık bir şekilde gelir.
Anlaşıldığına göre, yemeğe gelirken arkadaşının göğüs cebindeki dolmakalem kırılmış ve kısa bir süre önce hediye olarak aldığı değerli bir mendilin üzerine çıkmayan Hint mürekkebi leke yapmıştı.
Arkadaşı mendili çıkarıp Ruskin’e gösterir. Kumaşın ortasında çok belirgin siyah yuvarlak bir leke vardır. Adam o kadar üzülmüştür ki, yemeğine çok az dokunabilir ve eve aceleyle dönerken, mendili masanın üstünde unutur.
Ruskin, çıkarken mendili yanına alır. Birkaç hafta sonra zengin arkadaşının evine bir paket teslim edilir. Açtığında, kendisini çok şaşırtan ve sevindiren bir şekilde mürekkep lekeli mendilin harika bir sanat eserine döndüğünü görür. Ruskin, biraz Hint mürekkebi almış ve yuvarlak lekeyi merkez noktası olarak kullanıp, bütün mendili kaplayan nefis bir desen çizmişti.
İnsanlar eğer pozitif düşünürlerse ve yaratıcı davranırlarsa, olumsuzlukları başarıya dönüştürebilirler.
Ruskin, arkadaşının küçük üzüntü duvarına bir kapı açarak mutluluğunu sağlamıştı. Hem özverili davranışı ile yaşamlarını zenginleştirmiş, hem de arkadaşının sevgisini kazanmıştı.
Aynı zamanda iyimser tavrın sağlık üzerinde de büyük etkisi vardır. Bilimsel araştırmalar iyimser insanların kötümserlere göre daha sağlıklı ve daha uzun yaşadıklarını göstermektedir.
Şimdi soruyorum sizlere; hayatınızı keyifli hale getirmek, dolu dolu yaşamak mı istiyorsunuz yoksa hayatınızı kendinize zehir mi etmek istiyorsunuz? Seçim sizin…
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sevgi ile kalın, muhabbet ile kalın dostlarım.