Selam ve sevgiler ile hepinize hayırlı cumalar diliyorum. Akşam TV de bir belgesel izledim, konu Karadeniz tarafında geçiyor ve şimdiye kadar izlediğin en güzel yapımdı. Karadeniz’in ücra köşelerinde yaşayan bir aile yaşam ve mevsim şartlarının getirdiği zorluklarla yaşamaya çalışırken bahçeden topladığı karları evde eriterek taraçaya kuşlara, hayvancıklara su koymakta, değirmende zorluklarla ürettiği mısır ekmeklerini ufalayarak güzelce sıralamakta ve camdan onların yediklerine şahit olarak 2 çocukla beraber öyle güzel bir ortam oluşturmuşlar ki, bugün milyar dolarlık evlerde bulunmayan huzur ve mutluluğu gönülden doyasıya yaşıyorlar, inanın o kadar mest oldum ki, demek ki halen bu memlekette yaşayabilen iyi niyetli, merhamet sahibi, kadirşinas insanlar halen var.
Üzerine basa basa ısrarla söylüyor ve tekrar yineliyorum, bu dünya sadece biz insanlara ait değildir, bu yaşam, bu tabiat sadece insanların yaşamsına amade edilmiş değildir, bu tabiatın varlıklarını bozan, bu dünyayı yaşanmaz hale getiren hayvanlar değiller, bizleriz. Tecavüz edilen hayvanlar, kafasına, kuyruğuna taş bağlanan, gözleri oyulan hayvanlar, üzerlerine tonlarca yük sarılarak bir poşet samana akşama kadar çift sürülen hayvanlar, yollarda gelişigüzel çarpılan, ve atış poligonu haline getirilen yine hayvanlar. Her gün onlarca tecavüz edilen, keyfi siper edilen hayvan haberi, görmekten, sürüklenen haber görmekten nerede ise TV izleyemez hale geldik, yeter ya gerçekten yeter, sabrımız taştı, neden halen Meclisten hayvan hakları ile ilgili kalıcı ve caydırıcı bir yasa çıkarmazlar anlamış değilim. Geçenlerde evin önünde oturdum ve gelen geçen öğrencilere bakıyorum, yollardan tek başına gidip gelen öğrenciler hayvanların yanından geçerken o kadar rahatlar ki ve hatta bazıları ellerindeki yediklerden atarak acaba yer mi diye bakarken, yanında anne ve babası ile okula gidip gelen çocuklar ise daha 100 metre geriden anasının, babasının arkasına saklanmakta, onlar da çocuğum onlar seni seviyor veya sana patisini uzatmak istiyor, onlardan zarar gelmez diyeceği yerde taaa geriden köpeğe, kediye hoşştttt ve pistttt diye bağırmaya çalışıyor. İşte bizim insanlık anlayışımız ve canlılara olan merhametimizin göstergesi ancak bu kadardır. Siz evde, bahçede, apartman önlerinde bulunan hayvanlara gelmesin, yemesin, diye tepki gösterirseniz çocuklarınızdan da farklı bir yaklaşım bekleyememeniz normaldir. Basında okuyoruz bazı AVM ler ve üniversiteler çatılara kuşlar güvercinler pisliyor diye cam kırıkları ve çiviler koyarken bazı okullarda öğrencileri tehdit eder gibi, bahçedeki hayvanlara ellerinizdeki yiyecekleri vermeyin diye uyarılar yapmaktadır, doğru ya siz dünyaya gelirken buraları 77 asır önceki dediniz tarafından yaptırılmıştı. Ben insanım diyenler, önce sizler yerlere denk gele attığınız bira, içki şişelerini, sigara paketlerini,yediğiniz çekirdek kabuklarını, çöpleri, sakızları , pilleri,poşetleri önce nereye atılacağını bir öğrenin, sonra çevrenin ne olduğunu çocuklarınıza öğretin ondan sonra hayvanlara kabahat bulun veya bahaneler üretin olmaz mı, aynası işdir kişinin lafa bakılmaz.
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sağlık ile kalın, dua ile kalın, güzel bir hafta sonu diliyorum.