Selam ve sevgilerin siz değerli gönül dostlarımın ve Karaelmas gazetesinin güzide okuyucularının olması dileği ile sevgilerimi sunarak bu haftaki köşe yazıma başlamak istiyorum.
Geçtiğimiz hafta sonu yeğenimin evlilik töreni için Fethiye’ye gittim. Fethiye’de geçirdiğim süre içerisinde gazetecilik mesleğinin en önemli kozu olan gözlemleme ve rast gele kişilerle sohbet eder gibi konuşarak bilgi toplama işi tabii ki bizim en büyük sermayemizdir. Fethiye’ye gelince gündem de turizm oldu. Bu gezimiz eğer Mart ayı olsaydı konu Turfandacılık ve seracılık olacaktı. Neyse izlediğimiz kadarı ile Turizm sezonu her sene olduğu gibi güzel geçiyor, özellikle bu sene ben yerli turist sayısında biraz daha fazla bir yükseliş olduğunu gördüm çünkü alış veriş merkezleri olsun, sahiller olsun, eğlence merkezleri olsun bu fikrimi destekler nitelikteydi.Fethiye Muğla ilinin nüfusu en fazla olan gerek turfandacılık, gerekse turizm ve balıkçılık anlamında ekonomiye ciddi anlamda katkı sağlayan önemli ilçelerinden birisidir. Yeşil ve mavi renginin her tonunun her yerde görülebildiği ender yerleşim birimlerinden birisi olan Fethiye’nin tarihi müzesi de gerçekten görülmeye değerdir.Fethiye2ye geldiğiniz zaman portakal, mandalın, limon kokularının yanı sıra tarihi dokusu da eminim dikkatinizi çekecektir, her ne kadar yazımızın başlığı Ege’den esintiler olsa da Fethiye Akdeniz Bölgesi ile Ege’yi ayıran hattın , Akdeniz bölgesi içinde kalan tipik bir kıyı kentidir.
Özellikle İngilizlerin yerleşim yeri haline getirdiği Fethiye zengin yemek kültürü ve doğal güzellikleri ile de gelenleri adeta büyülemektedir. Burada dikkatimi çeken ve çok hoşuma giden bir diğer özellik burada yaşayan insanlar yaşadıkları yeri ve çevreyi temiz tutma anlamında gerçekten önemli bir olgunluğa ve bilince erişmiş, nadide insanlardan oluşan güzel bir yerleşke topluluğudur. Keza yine Fethiye halkı aynı zamanda Sokak hayvanlarına karşı da aynı duyarlılığı ve hassasiyeti göstermesi de beni çok memnun etmiştir, gezdiğim her yerde her esnafın dükkanın önünde veya evlerinin önünde bir mama kabı veya su kabı olduğunu gördüm.Çevreye, doğaya ve doğal yaşama karşı son derece saygılı olan ve bilinçli davranan Fethiye halkını cani gönülden kutlamak gerek.
Sevgili dostlar, değerli okurlarım,bir akşam gezmesinde yeğenlerim ve kardeşlerim ile beraber Fethiye’nin Ölüdeniz’ den sonra ikinci büyük ve sahil bandı alabildiğince uzun olan Çalış plajına gittik, burada turistik eşya satıcıları ve hatıralık küpe, kolye gibi takı satan esnaflar o kadar muazzam İngilizce konuşuyorlardı ki ben bile şaşırdım kaldım, manavından bakkalına kadar derdini anlayacak , anlatacak derecede yabancı dil konuşan esnaflar , gelen turistlere karşı o kadar seviyeli ve saygılı davranıyorlar ki şaşırdım kaldım. Bu turizm bölgelerinin genelinde görmeyi arzu ettiğimiz çok önemli bir vatandaşlık görevidir, gerek yerli gerek yabancı turistlerin tekrarında gördükleri ve bire bir şahit oldukları bu hizmetlerin karşılığında bedava reklam aracı olarak önemli bir getiri kazancı oluşacaktır.
Yol kenarlarında bulunan veya park alanlarındaki seyyar satıcılar için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil herhalde oralardaki zihniyet o sezon için günü kurtarmanın hesapları yapılıyor ama burada kaybeden kendileri oluyor çünkü benim gittiğim ve mola verdiğim yerlerde geçmiş yıllara göre oluşan yoğunluğu pek göremedim. İnşallah bu hizmetlerde denetim alına alınırsa çok daha güler yüzlü bir hizmet sunulursa bundan kazançlı çıkacak olan kişiler de yine kendileri olacaklardır.
Havalar sıcak, yollar uzun ve birazda aksilikler peşimizi bırakmasa da yinede eş, dost, akraba, yeğen kardeş derken görmek kavuşmak çok güzeldi, bu arada sevgili yeğenim Damla&Ahmet İnkayalı çifti ne’de bir ömür boyu mutluluklar, güzellikler ve iy geçimler diliyorum.
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sevgi ile kalın, güzel dostluklarla kalın inşallah. Allaha emanet olun.