Selam ve sevgilerin en güzelinin siz değerli dostlarımın ve gönül dostlarımın olması dileği ile hepinize Fethiye’den selam ve sevgilerimi göndermeye bir müddet daha devam edeceğim derken sevgili kardeşlerimi ve hemşerilerimi gerçekten özlediğimi bir kez daha belirtir, herkese sağlık dolu haftalar dilerim.Buralarda havalar nispeten iç bölgelere göre biraz daha ılık geçerken , köy yollarımızda artık yaylalardan dönen çobanlar görünmeye başlandı. Bizim buralarda çobanların, Yörüklerin dönüşünü yollarda görmeye başladığımız zaman artık kışın yavaş yavaş geldiğini, koyun ve keçilerin otlakların tükendiğini, yiyecek sıkıntılarının baş göstermeye başlandığını anlarız. Eskilerde bu göçler develer üzerinde çan sesleri ile olur, çoluk çocuk çan seslerinin arkasından koşardık, tabii şimdilerdeki gibi teknoloji gelişmediği için o güzellikleri maalesef fotoğraflayamadık. Bu dönüşlerin en çok sevdiğim tarafı Yörükler yaklaşık sekiz ay gibi kaldıkları yaylalardan dönerken tavukları, kedileri, köpekleri, eşekleri hepsini taşımalarıdır, biz hayvan severlerin şimdilerde en çok kahır olduğumuz noktalardan bir tanesi yazlıkçıların bir heves uğruna alıp ta giderken bıraktıkları zavallı hayvanlardır,ama bunu bizim çobanlarda kesinlikle görmeyiz derken ana konumuza yani değer kavramına geçmek istiyorum.
Değerli dostlarım, değer hakikaten ağır bir kavramdır. Albert Einstein bir sözünde şöyle demiştir, “Başarılı bir insan olmaya çalışmayın, değerli bir insan olmaya çalışın. Başarılı bir insan hayattan verdiğinden fazlasını alır, değerli bir insan ise hayattan fazlasını verir”
Değer verilmek insanların hayatları ve yaşamları boyunca hissedebilecekleri en güzel duygudur.Yaşı ne olursa olsun her insan kendine değer verildiğini ve önemsendiğini hissederse yaşadığı her türlü olumsuzluğu olumlu yöne çevirmesini ve yüceltmesini bilecektir. Değeri ben bir anlamda saygı ifadesi olarak da görürüm ama bunu gerçekten hak edene vermek sırf çıkar ve menfaatleri uğruna olmayan bir şeyleri olmuş gibi göstererek de dalkavukluk ve yalakalık yaparak hak etmeyenleri yüceltmek de toplum yapımıza fayda yerine zarar getirir.Hak etmeyen insana verilen değer her zaman için kişinin kendisine ve etrafına zarar getirmiştir. Bizim çocukluk yıllarında çok duyduğumuz bir laf vardı, “ Överek verme kimseye değer, bir gün kötü olur hepsi suya düşer” Yüreğinde gerçekten değer verdiğin, saygı duyduğun bir insan varsa başka yüreklere yelken açan olmayacak mavi boncuk dağıtmayacaksın.Aslında her insan sevilmeyi ve kendine saygı duyulması ister.Öğrencilik yıllarımdan (Halkla İlişkiler) Maslow’un ihtiyaçlar hiyeraşesin de bile son basamağın hemen bir altında saygı bölümü yer almaktadır.Yani eğer insan kendini olduğu gibi gerçekleştirmek istiyorsa saygı duyurmasını bilmesi de diğer şartlardan bir tanesidir.İnsanlar bazen yaşam bazen çalışma, bazen de iş ortamlarında birbirlerine karşı saygı ve sevgiyi yitirmiş olabilirler, burada en güzel yapılacak şey sevginin kazanılması, hareketlerin fikir ve düşünceleri değiştiremeyeceği için kendinizi paralamanıza da gerek yok. yeter ki dik durmasını, eğilmemiz gerektiğini bilelim bu yeter.
Yazımız güzel bir sözle kapatalım “ Bir insan ancak değerinin bilenin yanında kıymetlidir” unutmayalım ki ,yaşam sevenler ve değer verenler için olağan üstü güzellikte henüz tamamlanmamış bir duvar halısı gibidir,tamamlandığı zaman kıymetine değer biçilmez.Tüm yaşantımız boyunca gerçek dostluk, sevgi ve saygı ile gönülden seven, sevdiğinin kıymetini bilen insanlara selam olsun diyerek hepinize selam ve sevgilerimi sunuyorum, sevgi ile kalın, muhabbet ile kalın inşallah.