Selam ve sevgilerin en güzelinin siz değerli gönül dostlarımın olması dileği hepinize güzel,sağlıklı,mutlu ve umut dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.
Sevgili dostlarım, değerli arkadaşlarım, bir çok arkadaşımın bilgisi olmakla beraber olmayanlarında olduğunu düşünerek yazılarıma ara verdiğim söylenmekte ancak geçirmiş olduğum talihsiz bir kaza sonucu raporlu olduğumdan tam sağlıma kavuşuncaya kadar yazılarıma bazen ara vermekle bunun üzüntüsünü yaşıyorum ,inşallah en kısa zamanda tekrar haftalık periyotlarda gerek köşe yazılarım ile gerek ise Soma gündemindeki haberler ile sizlerle beraber olacağım, buradan bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Hastanede bulunduğum süre içerisinde sağlık nedenlerim nedenleri ile telefonum kapalı olduğu halde arayan arkadaşlarımın, mesaj bırakanların, sosyal medya üzerinden gönderilen iyi dileklerin hepsini biliyor ve hatırlıyorum. Kendilerine hassaten kendi adıma bir kez daha şükranlarımı sunuyorum, Allah razı olsun, sağ olsunlar, var olsunlar.
Değerli arkadaşlarım, sevgili dostlarım, Önüne geçemediğimiz tek şey elbette ki kaderdir,bizi yaşama bağlayan, bize yaşama ümidi veren her şey aslında sadece bir mucizedir.Bugün içinde bulunduğumuz, beraber yaşamak sebebinde kaldığımız her şey geçmişten, dünden kalma sebeplerdir. Büyüklerimiz ve bugüne kadar yaşayıp gelmiş bir çok insan kısaca yaşanacakmış, görülecekmiş, o çile çekilecekmiş veya ne bilelim böyle olacağını diyerek kendilerine toz kondurmaz kısaca bizde böyle gördük yaşadık, bizim evlatlarımıza da biz aynısını yapmak zorundaydık diyerek konuyu tek kalemde geçiştirirler.Aslında bizim hayat dediğimiz şey o güzel duyguyu ve anı yaşayabildiğin an kadar güzel olandır.Bazen yaşamak isteyip de yaşayamadıkları duygusuzlukların çaresizliğine kapılarak, “Ama ben o duygunun nasıl bir şey olduğunu ve nasıl bir hissiyat olduğunu yaşamadığım için bilmiyorum” diyerek çaresizliğin ve mücadeleden kaçındıklarını pek ala görürüz.Bizler o çıkmazdan kurtulmak için rüzgarın bahtına kendimizi teslim ederek nereye savurursa savursun, elbet bir yerde dururuz mantığı ile beklersek teslimiyetçiliğin ve son vermişliğin ömrün sonuna kadar ağırlığı altında ezilerek yok olmaya mahkum oluruz.Kişi ait olduğu sevgi ve saygıyı nerede, ve nasıl kiminle görmek istediğine niyet eder, onu rabbimden diler, dualarını ve kalbini o yöne çevirirse elbette zahmetten sonra rahmet gelecektir, yeter ki sen olmasını istediğin, arzu ettiğin, dilediğin mutluluğun için her şeyi veren, her şeyi nasip kılan, dilediğini dilediğine veren, dilediğini dilediğinden istediği zaman almasını bilen rabbim, istediği kalpleri, çok isteyen ve layık olan kalpler ile birleştirir.Çünkü gerçekten gönülden seven ve isteyenler için bu sevgi, sebepsiz ve nedensiz olarak insanların birbirlerine gönülden, kalpten bağlanmasıdır.İçimizde bulunan kalbimiz ve gönlümüz cennet bahçeleri kadar olmasa da ona yakın bir bahçedir, çünkü orada güzel olarak düşündüğümüz, güzel olarak gördüğümüz, sevdiğimiz, gönlümüzden geçen , sevda tohumlarımız ekilidir,onda mutlaka iyi şeyler bitecektir, o halde ne kadar güzel şeyler eker, güzel şeyler düşünür, arzu ettiğimiz sevdaların büyümesini, gelişmesini ve bir araya gelmesini istiyorsak, o halde güzel şeyler ekerek güzel lahika kokularının server ünü bir kuş misali çırpınan kimselerin göremeyeceği derinliklerinde sevenler ve sevilenler olarak bizler hissedelim.
Sevgili dostlarım, değerli kardeşlerim,Hepimizin yaşadığı hayat içerisinde arzu etmediğimiz, yaşamak istemediğimiz acı ve sıkıntılar zuhur eder,sarsılır ve huzursuz olur, yaşamın tüm evrelerinden kopar gideriz,sanki çıkmaz bir sokağın labirentli yollarında kendimiz kaybolmuş gibi hissederiz, acı ile kıvranır,mantıklı bir yol bulmaya çalışır, bazen de o derinliklerin çaresizliklerin içerisinde boğulur gideriz. Yaşadığımız ve çektiğimiz acılar, biriktikçe büyüyen dertler, gün geçtikçe içimizde yaşama karşı duyduğumuz isyan, kat ve kat tabakalaşmış katmanlar,kaybedilen zamanımız, dönüşü ve telafisi olmayan sıkıntılara sabredilerek, boyun eğilerek “acaba” umudu ile beklenen hayaller artık yerini kin, nefret ve isyana bırakmıştır.Bu isyanların, kin ve öfkenin halen acaba umudu ile beklemenin tecellisi ,insanları intiharlara taşıyan ve kendi elleri ile kendine yaptığı kötülükler kendi kendine vurduğu prangaların aynası olup, hayattan koparak sadece ölümü düşünmeye başlaması, nefes almıyorum ki, sadece yürüyorum, gidiyorum geliyorum demeye başlaması yaşamın son anlarıdır.İnsanın sadece kişilik yapısını değil, sağlık yapısını da baştan aşağıya değiştiren ve bozan bu yaşam şekli istenmedik ve arzu edilmedik şekilde sonuçlanması kişiler açısından kaçınılmazdır. Üzüntülerinin baskısından kurtulamamış bir insan hayatını üzüntüden, endişeden,stresten arındıramadığı veya bu ortamdan kurtulamadığı müddetçe kendi cellatı kendi olarak, kendi kendine harakiri yapmış olacaktır.Hepimizi gerçekleşmesini istediği, arzu ettiği şekil ve şartlarda yaşamasını arzu ettiği umutları ve hayalleri vardır,Rabbim vermek istemediği umudu kalbinin gönlüne düşürerek onu düşündürmez,hayal ettirmez, eğer kalbine düşeni, gönlüne gireni nasip ettiyse inşallah bunların gerçekleşmesi an meselesidir.Yaşamın değişen koşulları karşısında en mantıklı davranış dik durmak ve bu benim kaderimmiş diyerek kabullenmemek, boyun eğmemek, gönlünde yaşamayı arzu ettiği şekilde kavuşup gerçekleşmesi için yaptığımız dua inşallah kabul olacaktır.Hataların kabul edilip acaba düzelir mi ?diye geçen her gün için vücudumuzdan, canımızdan ödeyeceğimiz bedel ağırlaşarak telafisi asla mümkün olmayan hasarlara davetiye çıkarmış oluruz.Başkasına karşı boyun eğenler,var olan yaşamaya katlanarak ne yapalım kadermiş diyenler, kendilerine bu acıyı çektirdikleri gibi etrafına da istemeden acı ve zehir saçmış olurlar.Dünya ya tekrar gelme şansını bulamayacağımıza göre hayatımızı siyah beyaz film haline getirerek etrafımdakilere izletmeyi herhalde hiç birimiz istemeyiz, o zaman kendi cellatımız kendimiz olmadan hiç kimse için yaşamı kendimize olumsuz kılarak şu kısacık dünyadan aşk ve sevgi ile his ve güzel duygular içerisinde yaşamasını bilelim
.
Gelecek hafta görüşünceye dek hepinize sağlık, mutluluk ve huzur dolu güzel günler temennisi ile Allaha emanet olun diyor, sevgiler sunuyorum.