Selam ve sevgilerin en güzelinin siz değerli gönül dostlarımın ve sevgili okuyucularımın olması dileği ile hepinize güzel bir hafta geçirmenizi temennisi ile bu haftaki yazıma başlamak istiyorum.
Sevgili dostlarım, değerli okurlarım, dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen, yalnız % 3 ü kullanma suyu olan dünyamız, yakın gelecekte en büyük sorunu “kuraklık” olacaktır. Yurdumuzun üç yanı denizlerle çevrili, her tarafında nehirler, dereler, su kaynakları olsa da, Türkiye kullanılabilir su miktarı bakımından maalesef fakir ülkeler arasında yer alıyoruz.
Dünyamızın her zamankinden daha fazla suya ihtiyacı var. Sanayileşme, nüfus artışı, suyun kirlenmesi ve bilinçli tüketilmeyişi sebebi ile, var olan su kaynakları hızla azalmakta. Su kaynaklarımız tükenmeden önlemimizi almamız gerekli diye zaman zaman yazılarımızda üzerine basa basa yazmamıza rağmen ve bu konuda bir çok belediyeler vatandaşlara suyumuzu israf etmeyelim diye uyarmasına rağmen ne yazık ki vurdum duymaz bir şekilde hoyratça suyumuzu ısraf etmeye devam ediyoruz.
Beki bu yazıyı okuyan bazı vatandaşlar beni eleştirebilir veya tenkit edebilir ama en büyük su savurganlığı ve israfının olduğu yerlerden bazıları kamu konutları ile kamu kurumlarının bahçeli olan kısımlarıdır. Soma kamu kurum ve lojmanları bakımından geniş bir potansiyele sahip, kendim de görevim gereği yıllardan beri lojmanlarda ikamet ettim ve halende ediyorum, bulunduğum yerde bir çok vatandaşımız nisan aylarında yayınlanan duyurular ile bahçe yapılmaması ve suyu dikkatli kullanması yönünde uyarılmasına rağmen ne yazık ki bu duyurular sadece lafta kalmaktadır.Malumlarınız olduğu üzere bir çok vatandaşımız kış ayına hazırlık açısından kapı önlerinde salça yapmakta aldıkları domatesleri yıkamaktadırlar, ne yazık ki nasıl olsa su saati mevhumu olmadığı için ve suya verdikleri cüzi miktardaki para için nasıl olsa kullandığımız suyun parasını ödüyoruz diyerek suyu hoyratça israf etmektedirler.Kovaların içine doldurulan domatesler üzerlerine su salınarak saatlerce akıtılarak kendi kendine yıkanması bekletilmekte ve saatlerce sular dışarılara taşmaktadır.Kendi yazlığımın olduğu yerde de komşular aynı salçayı yapmakta ve bir kova su ile üç, dört kasa domatesi elleri ile yıkayarak aynı işi yapmaktadırlar, çünkü suyun tonu pahalı gelmektedir ve diğer konutlarda yapılan salça ile aynı işi görmektedir.
Gelelim yine diğer önemli bir konu olan bahçe ekme ve dikme işine malum bugün hiç birimizin o bahçelerden aldığımız sebze ile yemek yapmaya ihtiyacımız yok,bu tamamen hobi amaçlı kendimiz dinlendirmek ve vakit geçirmek için yaptığız amatörce yeşile ,toprağa olan sevgimizden ileri gelen.zevkli ve insanı negatif enerjisinden kurtarıp, stresten uzaklaşmasını sağlayan bir uğraştır. Fakat ne yazık ki İnsanlarımız bu işi abartmakta geçiş yollarına kadar sebze dikmekte, etrafını çevirmekte ve hatta ortak kullanım alanlarını dahi fark etmemekte olup, sahiplenme duygusuna girerek etrafında bulunan insanlarla, komşularla kötü olmaktadır, yine sebzelerin sulanma zamanlarına dikkat etmeden gelişi güzel suyu bahçeye açıp bırakmakta yatmaya giderken kapatmaktadır. Oysa bunların sulanmasının bir zamanı vardır, Sulama işlemleri ya gece geç saatlerde veya sabah güneş doğmadan önce yapılması gereklidir çünkü mantar hastalıklarının oluşmaması için ve ıslanan toprağın mantarların ürememesi için uygun ortam bakımından suların gelişigüzel bırakılıp köpük yaptırılmaması sebzenin yetişmesi açısından önemlidir.Her şeye rağmen bilinçsizce yapılan bahçeler ve hoyratça kullanılan suların israfı hem haram hem de günahtır.Bu lojmanlardan yıllardan beri yüzlerce insanlar gelip geçmiş halen nostaljik olarak buraların sevdasını unutmamışlardır, öyleyse aslan yattığı yerden belli olur sözünü bir kez daha hatırlatarak hiç kimse buraları kendi tapulu mallarıymış gibi sahiplenerek ahkam kesmemeleri lazımdır.Kamu kurum ve lojmanlarında oturma yönetmeliği açık ve sarihtir, herkes bu kurallara uymak zorunda ve kişilik hadlerini aşmamaları gereklidir.
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın sevgi ile kalın, Allaha emanet olun.