Sevgili dostlarımla bu hafta ikinci kez beraber olmanın sevgisi ve hafta içinde yazmış olduğum yazının beklenenin üzerinde ilgi görmesi, okunması, paylaşılması beni son derece mutlu etti. Aslında o yazının devamı olmasa da ona benzer bir yazımı bu hafta sizlerle paylaşmak istedim.
Değerli arkadaşlarım, saygıdeğer okuyucularım, geçenlerde sosyal paylaşım sitelerinde güzel bir paylaşıma okudum, “ Tavrınız olsun…Tarzınız olsun….Hedefiniz olsun… Çizginiz olsun…Prensipleriniz olsun..Farkınız olsun..Sınırlarınız olsun.
Velhasıl kelam her şeyiniz size has; nev-i şahsına münhasır olsun. Davranışlarınız taklit, düşünceleriniz satılık ve gel geçici, değerleriniz emanet olmasın, “
Kısaca sen kendini kendin gibi ol, yüzündeki maskeyi çıkar ve hayata baktığın gibi, yoluna devam et diye özlü bir yazı.Sen kendin olduktan sonra zaten özgürsün, sen kendini başkalarına karşı her dakika hesap verecekmiş gibi hissedersen ömür boyu mahkum gibi yaşamaya mecbursun, bu yaşamın değişmez kuralıdır.Aslında her insan yaşamı boyunca özgündür ama pek az insan kendisi olmayı göze alabilir. Bir insan kendi kendini ,düşünceleri ile, hareketleri ile yaşam biçimi ile düşündüğünü yapma cesareti bulamaz, uygulayamaz,bugün düşündüğünü yarın sulandırırsa kendi kendini ikiye bölerek araya duvar örmeye başlar, yani bir yarısı dışarıda maskeli balolara çıkmış şaklaban gibi dururken, diğer yarısı da kendi kendine iç savaş yaratarak gülsem mi, ağlasam mı diye ne yapacağını şaşırmıştır, beş dakika gülerse, on dakika kendi kendini olumsuzluklara gömerek nefes alırken sadece yaşadığını sanar.Yaşam zinciri içinde gerekli sevgi ve oksijeni almayıp, iç dünyası ile hesaplaşmayı kendilerine görev addenler, yaşamın tüm güzelliklerini göremedikleri için mucizeler ararlar,kendi özünün yaşamıyla mutlu olmayı hak ettiği halde, maskeler arkasına sığınanlar, ördüğü duvarın arkasından çıkamadıktan sonra, kendi ruhlarını aç ve susuz olarak süründürerek ölüme mahkum ederler, sadece kendilerini değil, aynı koşullarda sevdiklerini de paçalar halinde bölerek, yaşanacak baharın,çiçeklerin, şahikaların, begovillerrin renk ve kokularını körelterek yaşam alanlarını sıfırlarlar.
Bu gün kadar bir çok alanda gerek mesleğim gerek gazetecilik hobisi nedenim ile bir çok insanla konuşmuş, onları anlamaya çalışmış ve kendimce nedendir ? diye araştırmalar yapmışımdır.Bir çoğu yalnızlıktan dert yanar, aslında tabii ki yalnız değiliz, en büyük sığınacağımız liman yüzümüzü kıbleye döndüğümüz zaman sabah kalktığımızda bize nasibimizi ve rızkımızı veren Rabbim, eğer istemeseydi, ne sevdiği gönüllere aşkı ihsan ederdi, ne de nasibimizi devam ettirirdi, öyleyse bizler sadece yaşamın döngülerini kendimiz olarak sürdürmeyi bilelim,dünya fani, burada kalıp hiç anıt diken olmamıştır. Kendini kendin olarak yaşamak o kadar güzel ve bir o kadar da bu yolda kendin olarak var olmanın, dik durmanın, güçlü olmanın tek sebebi saatlik, anlık, dakikalık yaşamak değil, kendini kendin maskesiz olarak yaşamak ve nefes almak en büyük erdemdir.Etrafındakiler sen direndikçe, onlar erimeye başlayacaklar ve sen güçlü olarak ayakta kalarak, kendi mucizeni kendin yarattığında hayatla işte o zaman bütünselleşme başlarsın ve o zaman güçlü olmanın ,özgürce karar vermenin,hiç kimseden yılmadan ve çekinmeden, kaplumbağa misali kafanı içeri çekerek, yataktan uyanmamak üzere saatlerce uyuma fikrinden o zaman vazgeçersin, şimdiye kadar göremediğim erdem ve faziletin güzelliğini o zaman tadar, dünya nimetlerinden zevk almaya başlarsın. Kendini kendin olma yolu yolun ve etabın en zorlu kısmıdır, çünkü insanın yıllardan beri alışagelen yaşam şartları, bastırılmışlıkları, çekinmeleri,korkuları,basitleştirilmeleri,ve en önemlisi değersizmiş iması ile sadece kukla gibi yaşamaya terk edilmeleri bu sentezin en büyük faktörleridir.
Ben keşke kelimesini şimdiye kadar hiç sevmedim, benim hayatımda keşkelere kesinlikle yer yoktur, keşke demek, sığıntılık dır, zaman kaybı demektir,Allah herkese akıl,fikir ihsan etmiştir, köle olarak yaşamak isteyen milletler, bu zilyetlikten asla kurtulamazlar, Yaşamlarını kendi karar ve hür iradeleri ile yılmadan kendisi olarak sürdürenlerde köle olarak yaşayamazlar.Ben ne olacaklardan korkarım, ne olamayacaklardan korkarım, İnsanın yaşamından itibaren kaderi yazılmıştır, ben sadece kendimi kendim olarak yaşarım. Değişim ve cesaret birbirine bağlı iki güçtür.Cesaret her yaşta sahip olunmak istenen büyük bir güç olmakla beraber onun tadınıda ancak yaşayanlar bilir.Eğer hayata karşı tutumunuzu ve bakış açınızı değiştirebilirseniz, bir çok şeyiniz de değiştirmiş olacaksınız.Kendinize yaşamak için lütfen alan açın, kapalı alanda kendi kendiniz zehirlemeye ne kadar daha devam edeceksiniz, işte bugün takvimlerden bir yaprak daha gitti.Kendi enerjinizi kendiniz yaratarak, sizi sevenleri bu enerjiden mahrum bırakmayın.
Yazımı William Wallace’nin güzel bir sözü ile bitirmek istiyorum. “ Herkes ölür ama Herkes Gerçekten yaşayamaz.” Değişim her şeyden önce cesaret ister, değişim fark yaratarak,yaşanmamış mutlulukların reçetesidir.
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sevgi ile kalın, Hayata sımsıkı bağlanarak, güzel günleri yaşayarak kalın inşallah.