Selam ve sevgilerin en güzelinin siz değerli gönül dostlarımın, yarenlerimin,sosyal medya üzerinden beni takip ederek moral veren, hayat veren,değer veren, değerli dostlarımın olması dileği ile güzel bir hafta geçirmeniz dileklerim ile sevgiler sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, geçenlerde sosyal medya’da yer alan bir hikaye2yi önce sizinle paylaşmak ve sonrada yazıma devam etmek istiyorum.
“Zamanın birinde Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş. “Arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak”demiş .
Genç, ilk günde tahta perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendine kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış.
Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş.
Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence: “Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdelerden bir çivi çıkart.” demiş.
Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki tahta perdede hiç çivi kalmamış. Babası ona: “Aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak, çok delik var.
Artık hiçbir şey geçmişteki gibi güzel olmayacak. Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara, bir delik aynen kalacak, kapanmayacaktır. Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni güldürür, yüreklendirir sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur seni dinler sana yüreğini açar” demiş.”
Sevgili dostlar, hayatta hepimizin yaşamına yön veren veya örnek aldığı etkilendiği, insanlar yada topluluklar, gruplar vardır. Hiç birimiz kendi seçimimizi kendimiz yapamayız, muhakkak bizim hayatımız da etkilendiğimiz, inandığımız ve örnek aldığımız insanların yaşam biçimleri, felsefeleri,bizleri bir yerlere sürükleyerek taşları yerine oturtur.Bu seçimlerimiz ya bize hayata olumlu bakmak adına bizi hayata bağlar, mutlu eder, ya da içinde bulunduğumuz ortamın geliştirdiği felsefede yaşadığımız güzellikler veya olumsuzluklar adına sonuçlarına katlanarak yaşamımıza kendimiz yön vererek, kendi hür irademizin getirisi veya götürüsü ileyaşamaya, biçim olarak devam ederiz.
Akşamlar sessiz ve karanlık olduğu kadar sevenler için ses ve ışık, yalnızlar için de hüzün ve göz yaşıdır.Bu gecelerin birinde TV’de canlı bir müzik programında çalan ve şimdiye kadar dinlemediğim güzel bir segah şarkı olan “Derman kar eylemez, ferman dinlemez
Dertli gönül, deli gönül
Derdinden ölse de, yine inlemez
Yaralı bereli gönül
O bir gözyaşıdır, çağlar derinden “ Sadettin Kaynağın güzel bir bestesi olan parçayı dinlerken neden ben bunları daha önceden dinlerken kapatırdım sıkılırdım oysa anlam ve manaları tek tek ele alırsan her bir bestenin sayfalar dolusu meşk ve sevda kokan satırlarını anlamak insan benliğinde,ufkunda gerçek aşkın ne olduğunu anlatır gerçeğinde şimdiye kadar ayrı kalmanın suçluluk aidiyeti ile beraber değerli mesai arkadaşım ve saz ve söz sanatını her yönü ile icra ederek müziği kişilere sevdiren sevgili Adem Kanbur’dan bazı bilgiler aldım, ve açık açık da kulak ve ses bilgim olmamakla beraber sadece dinlemek istiyorum dedim, sağ olsun kendi müzik derneğinde ki arkadaşları ile tanıştırarak ve onların toplantılarına giderek üye olmakla beraber şimdilerde Sultaniyegah Saz Eserlerinden olan “Biz Heybeli’de her gece mehtâba çıkardık
Sandallarımız neş’e dolar, zevke kanardık
Saz seslerinin sahile aksettiği demler âh o demler
Etrâfı bütün şarkı gazellerle yakardık, zevke kanardık “ şarkıları eşliğinde Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziğinde de ilk defa duyduğum Soma Türküsü “ Payama gel payama, diken battı ayağıma beni sevecek olan oğlan kendisi gelsin ayağıma “ diyerek her yöreden her telden söylemeye çalışıyoruz, anladım ki bazı şeyler için geç kalmış olunsa da, şimdilerde elimi birkaç sefer vurup ritim yakalamaya çalışıyorum, müziksiz hayat düşünemiyorum, müzik ile yatıp müzik ile kalkıyorum, Sultanyegah,,Nihavent derken iş ilerideki zamanlarda açıklayacağım üzere bambaşka bir müzik organizasyon grubuna dönüştük, demek ki gerçekten müzik ruhun gıdasıymış, Bana bu sevgiyi veren, bu sevginin içinde bulunmamı sağlayan değerli kardeşlerim Adem Kanbura ve Serhan Yıldız’a gönülden teşekkür etmeyi de borç biliyorum, iyi ki hayatımda diğer arkadaşlarım da olduğu gibi güzel insanlar da var, iyiler çok olunca, menfaat ve çıkarları için merhaba diyenler azınlık da kalıyor ve kuru bir yaprak gibi dökülüp kalıyor.
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sevgi ile kalın ve en güzeli Müzik ile beraber kalın.
Akşamlar sessiz ve karanlık olduğu kadar sevenler için ses ve ışık, yalnızlar için de hüzün ve göz yaşıdır.Bu gecelerin birinde TV’de canlı bir müzik programında çalan ve şimdiye kadar dinlemediğim güzel bir segah şarkı olan “Derman kar eylemez, ferman dinlemez
Dertli gönül, deli gönül
Derdinden ölse de, yine inlemez
Yaralı bereli gönül
O bir gözyaşıdır, çağlar derinden “ Sadettin Kaynağın güzel bir bestesi olan parçayı dinlerken neden ben bunları daha önceden dinlerken kapatırdım sıkılırdım oysa anlam ve manaları tek tek ele alırsan her bir bestenin sayfalar dolusu meşk ve sevda kokan satırlarını anlamak insan benliğinde,ufkunda gerçek aşkın ne olduğunu anlatır gerçeğinde şimdiye kadar ayrı kalmanın suçluluk aidiyeti ile beraber değerli mesai arkadaşım ve saz ve söz sanatını her yönü ile icra ederek müziği kişilere sevdiren sevgili Adem Kanbur’dan bazı bilgiler aldım, ve açık açık da kulak ve ses bilgim olmamakla beraber sadece dinlemek istiyorum dedim, sağ olsun kendi müzik derneğinde ki arkadaşları ile tanıştırarak ve onların toplantılarına giderek üye olmakla beraber şimdilerde Sultaniyegah Saz Eserlerinden olan “Biz Heybeli’de her gece mehtâba çıkardık
Sandallarımız neş’e dolar, zevke kanardık
Saz seslerinin sahile aksettiği demler âh o demler
Etrâfı bütün şarkı gazellerle yakardık, zevke kanardık “ şarkıları eşliğinde Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziğinde de ilk defa duyduğum Soma Türküsü “ Payama gel payama, diken battı ayağıma beni sevecek olan oğlan kendisi gelsin ayağıma “ diyerek her yöreden her telden söylemeye çalışıyoruz, anladım ki bazı şeyler için geç kalmış olunsa da, şimdilerde elimi birkaç sefer vurup ritim yakalamaya çalışıyorum, müziksiz hayat düşünemiyorum, müzik ile yatıp müzik ile kalkıyorum, Sultanyegah,,Nihavent derken iş ilerideki zamanlarda açıklayacağım üzere bambaşka bir müzik organizasyon grubuna dönüştük, demek ki gerçekten müzik ruhun gıdasıymış, Bana bu sevgiyi veren, bu sevginin içinde bulunmamı sağlayan değerli kardeşlerim Adem Kanbura ve Serhan Yıldız’a gönülden teşekkür etmeyi de borç biliyorum, iyi ki hayatımda diğer arkadaşlarım da olduğu gibi güzel insanlar da var, iyiler çok olunca, menfaat ve çıkarları için merhaba diyenler azınlık da kalıyor ve kuru bir yaprak gibi dökülüp kalıyor.
Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sevgi ile kalın ve en güzeli Müzik ile beraber kalın.