Selam ve sevgilerin siz değerli dostlarımın olması dileği ile hepinize güzel bir hafta geçirmeniz dileklerimle Merhabalar diyorum.
Sevgili dostlar, geçtiğimiz hafta 8 martta dünya kadınlar gününü tüm Türkiye de büyük coşku ile kutladık ama sadece lafta kutladık. Kutlamanın olduğu aynı gün maalesef yine kadın cinayeti haberini almakta gecikmedik. Kutlamanın olduğu gün İstanbuldaydım, yapılan kutlamaları hem hüzünle hem de gururla seyrettim, çünkü, anılmak güzel ama lafta kalması çok kötü bir şey olacağını, ve o günün unutulacak olması beni son derece üzüyordu, bu yazıyı yazarken Tüketici hak arama derneği Genel Başkanı Nihat Altaydan gelen bir yazı tabiri caiz ise cuk diye oturdu ve o yazıyı sizlerle buradan paylaşmak istedim;
Şiddet yaşamımızın her alanında görülebilen ve gün geçtikçe üzerinde daha da düşünülmesi gereken önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Şiddet her nerede ve her kime uygulanırsa uygulansın aciz insanların başvurduğu bir silahtır. Kadına şiddet uygulayan erkeğin insanlığını sorgulaması gerekir.
Özellikle aile içinde kadına şiddete sürükleyen nedenlerin başını geçmişten günümüze gelen gelenekler çekmektedir. Belki de bu bir kültür haline getirilmiştir. Ev hanımı bir bayan misafirliğe giderken dahi kocasından izin alır. Kocasının izni olmadan internet ve sosyal medyayı kullanamaz. Ne giyineceğine kocası karar verir. Özellikle taşra bölgelerinde ve doğudan batıya göç eden kişilerde bunlara örnek teşkil edecek pek çok gelenek vardır. Bunlar doğru davranışlar değildir. Ancak geçmişten bugüne kadar karşılaşılan bu davranışları bir anda ortadan kaldırmak mümkün değildir. Kadınları örgütleyip, hakkınızı arayın, kocanıza karşı çıkın, gerekirse polise gidindenilirse şiddet körüklenir. Kadın kocasına ne kadar karşı gelirse o kadar şiddet görür. Şiddet kullanan erkek evinden ne kadar uzak tutulursa tutulsun, her kadının başına bir polis konulamayacağı gibi kapıdan kovulsa bacadan girer misali zalim erkek yine istediğini yapar. Şiddet uygulayan erkekleri cezaevlerine atarak sorunun sonu gelmez. Bir ağacın kökü zarar görmüşse siz ne kadar dalları ve yaprakları ilaçlayın ağaç kuruyacaktır. Bu nedenle sorunun kaynağına inip çözüm yoluna gidilmesi gerekmektedir. Aksi halde geçmişten günümüze yaşanan bu zulmün önüne geçmekten ziyade yaşanan şiddet olaylarının artışı, işlenen cinayetleri ve vahşetleri önlemez. Kadın hakları aranırken, sosyolojik olumlu ve olumsuz sonuçlarını ele alarak değerlendirmek gerekir.
Çözüm olarak her il ve ilçeye pek çok aile danışmanlık merkezleri kurulmalıdır. Kurulamayan yerlerde sağlık ocaklarından faydalanabilir. Bu merkezler vasıtası ile kadına şiddetin tanımı, aşırı kıskançlık ve şiddet içeren durumlar konusunda eğitim yolu ile (seminer ve kursların açılması) özellikle erkeklerin bilinçlendirilmesi, kadın ve erkeğin birbirlerine saygı, sevgi ve hoşgörü içinde olmalarının gerekliliği anlatılmalıdır. Sadece kadınların şiddet içeren durumlar konusunda eğitim yolu ile bilinçlendirilmesi ve danışmanlık hizmetlerine yönlendirilmesi yanlış bir uygulamadır. Eğitimde ilk önceliğin erkeklere verilmesi gerekir.
Kadınlar bizim kutsalımız, emanetimiz, anamızdır. Bir toplumun değişmesi ve gelişmesinin baş aktörleridir. Kadınlara sevgi, saygı ve hoşgörü içinde yaklaşan tüm erkekler, mutluluk ve huzur içinde yaşanılır bir dünyayı fark edeceklerdir.
Teşekkürler Sayın Başkanım elinize, dilinize, kaleminize sağlık.
Gelecek hafta görüşünceye şek şen ve esen kalın, sevgi ile kalın değerli dostlarım.