Selam ve sevgilerin en güzelinin siz değerli gönül dostlarımın olması dileği ile geçmiş Ramazan bayramınız tebrik eder, gelecek bayramlarda sağ salim buluşmak üzere esenlikler diliyorum.
Sevgili dostlarım, değerli arkadaşlarım, bir çok arkadaşımın bilgisi olmakla beraber olmayanlarında olduğunu düşünerek kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum. Ramazan ayının son haftasına girdiğimiz hafta Soma Beş yol mevkide elim bir motor kazası geçirdim ve bu kaza sonrası can yoldaşım,gönül yoldaşım sevgili Enes aslan ile beraber bir trafik magandası diyebileceğim terör sayılabilecek kaza sonrası resmen ölümün sıcaklığını ensemizde hissetim, yaklaşık 3 ay daha normal yaşam koşullarına adapte olabilmek için evde yatarak ve bekleyerek iyileşme sürecine doğru inşallah gideceğiz.
Buradan kısaca geçirmiş olduğum kaza sonrasından bu güne kadar tek tek ismini sayamayacağım Soma Hastane personeline ve yöneticilerine, Soma Emniyet ve Manisa Emniyet Müdürlüğü personeline, Kamu Kurum ve Kuruluşları ile siyasi parti,dernek,sivil toplum örgütleri mensuplarına,Motor kulüplerine,değerli mesai arkadaşlarıma,Müzik ve mehter takımlarımıza , Manisa ve Somadaki Basın mensubu arkadaşlarıma, dostlarıma,dua ederek bana büyük manevi destek veren sevgili kuran kursunun değerli öğrencilerine, sosyal medya üzerinden takip ederek gün ve gün moral veren takipçilerime, sevgili aileme,kızlarıma,damatlarıma, her zaman gönlümde ayrı bir yeri olan Adem Kanbur’a, Osman Sanç’a, Gürol Turbil’e gönülden teşekkürü borç bilir hepsine buradan ayrı teşekkür ederim.
Gelelim klasikleşen hastane sızlanmalarına , bir türlü eğitilemeyen personel ve vatandaşları hastaneye gitmekten ala koyan yöneticilerin tavır ,davranışları ile güler yüz samimiyetten uzak, vatandaşlara karşı gösterilen tepkilere. Bundan böyle bir günlük kaldığım sürede bile manevi çöküşümü hızlandırılan Manisa Merkez Efendi hastanesinin önünden bile geçmemeye yemin ettim, geçeceğimide sanmıyorum. Buradan ambulans ile sevk edildiğim ve yeni hizmete açılan Celal Bayar Üniversitesi hastanesi ile ilgili gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Tedavimi gördüğüm Ortopedi servisinde bulunan Saygıdeğer hocam Ortopedi ve Travmatoloji Profesörü Güvenir Okçu beyefendi gerçekten bu alanda Türkiye’deki iki doktordan biri olduğu söyleniyor, basından öğrendiğimi< kadarı ile de 10 yılda yaklaşık 700 ün üzerindeki hastanın kalça yuva kırığı ve leğen kemiğinin başarılı şekilde tedavisinin yapıldığı bu sayının hiç azımsanmayacak şeklinde olduğu hatta bir çok Orta Avrupa ülkesinde bulunan normal Eğitim hastanelerinde bile yakalanamadığı yer almaktadır.Çok çok kibar, ve mesleğine aşık, hastalarım ile pozitif uyumu yakalamasını bilen sevgili hocamdan randevu almak bile yapılacak operasyon öncesi hastalar için en büyük motivasyon olmaktadır. Manisalılar önceki yıllarda tedavi için İzmire giderken şimdilerde İzmirden Uşaktan Balıkesir ve Çanakkale’den bir çok hasta Manisaya gelmesi buradaki üniversite hastanesinin ve yoğun bakım ünitesinin ne kadar önemli olduğu ve iyi çalıştığını gözler önüne sermektedir. Celal Bayar Üniversite Hastanesi gerek donanım gerek tedavi merkezi ve uzman doktorları ile,teşhis ve tedavi yönünden gelen hastalarda büyük güven yaratmaktadır, hele üniversite kantininde ne ararsanız uygun fiyata ve temiz olarak 7/24 bulmak mümkün, gelen refakatçiler hiç şehir içine gitmeden ihtiyaçlarını buradan karşılayabiliyorlar, sadece sebze ve meyve bulmak için biraz yürümeniz gerekiyor, hastabakıcı personel bile gayet kibar ve güler yüzlü, ne yapmak istediklerini biliyorlar,vatandaşa karşı da son derece saygılı davranıyorlar, ancak Üniversite hastanesinde hoşuma gitmeyen birkaç hususu belirtmek istiyorum,ısıtma ve soğutma üniteleri ön binanın çatısına konuşlandırılmış olup, buradaki gürültü kirliliği yatan hastaların bulunduğu odalardan net olarak duyulmakta ve aşırı derecede rahatsızlık vermektedir.Aslında bu sistem kurulmadan önce yatan hastaların gürültü kirliliğinden etkilenmemesi için ayrı bir ünite veya tesis dışında düşünülebilirdi.
Diğer önemli bir olay ise Oda içlerinde bulunan ses ve yalıtım izolasyonu nerede ise yok denecek derecede zayıf ve basit yapılmış, odalar içersinde konuşulan tüm ses ve muhabbetler diğer yan odalardan net bir şeklide duyulmaktadır, ağrı ve sızı içinde bulunan hastaları psikolojik olarak kötü yönde etkilemektedir, ancak hastane yönetiminin bu yönde bir güvenlik zaafiyetininde olduğunu düşünmeden edemiyorum çünkü nöbetçi personele rahatsızlığımı bildirdiğim diğer oda konusunda da bizlerde bıktık ama elimizden bir şey gelmiyor dediklerini duymak çaresizlikten başka bir şey değildir.
Neyse Ne diyelim, Allah ne eksikliğini göstersin, ne de kimseleri buralara düşürmesin diyerek bu haftaki yazımızı sonlandıralım, gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, sağlıkla kalın, mutlulukla kalın.