Selam ve sevgilerin en güzelinin siz değerli, dostlarımın olması dileği ile yürek dolusu gönül dolusu sevgilerimi sunarak sizlere bu hafta da Akdeniz’in mavi cenneti Fethiye’den sesleniyorum. Bu haftalık kısaca yaşadıklarımı gördüklerimi anlattıktan sonra İnşallah gelecek haftada sizlerle buradan geniş izlenimleri anılarımı, gördüklerimi, gezdiklerimi sizlerle paylaşacağım.
Sevgili dostlarım, değerli okurlarım , çocukluğumdan beri en çok etkilendiğim ve gurbet adını duyduğumda içimin farklı bir şekilde burulduğu gurbet tümlecinin içerisine 1978 yılında başlayarak bu güne kadar geldim. Zamanımızda “ Köprüden geçti gelin, saç bağı düştü gelin ve Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar, aşır aşır memlekete kız vermesinler” gibi türküler bana o zamandan beri hep gurbeti anımsatırlardı.Hayat bana bir şekilde okul, askerlik, iş hayatı derken en güzel yıllarımdan itibaren memleketimden uzaklaştırarak bir şekilde, eş, dost, akraba, arkadaşlarımdan ayrılmak zorunda kaldım. Oysa çocukluk yıllarımda gurbetlere karşı biraz özlem duyduğum ve bunu da yüce rabbimin dualarının kabul edildiği bir saate geldiğine inanarak, bu kaderime inanmıştım, çünkü bizim çocukluğumuzda Almanya’dan veya gurbette çalışan insanlarımız memlekete geldiği zaman günler öncesi hazırlıklar yapılır, yollar gözlenir, sofralar kurulur, adeta bayram yapılırdı. Şimdiki gibi insanlar teknolojilerin nimetlerinden faydalandığı gibi cep telefonları ile her zaman yakınları ile görüşme imkanına sahip olmadığı için, özlemler kat ve kat büyük olurdu, mektuplar ne de olsa yazılı olduğu için ne görüntü ne de ses vardı. Eee ne demişler bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş ya derken arka taraftan yankılan bir ses de “ Doğduğun yer değil doyduğun yer önemlidir”
Ne olursa olsun memleket sevgidir, özlemdir, hasretlerin bol olduğu yerlerdir. Yıllık iznimin bir bölümünü daha doğrusu sağlık nedenlerimden dolayı raporlu olduğum süreyi memleketimde geçirmeye karar verdim. Fethiye’ye gelirken mis gibi kokan limon, portakal, mandalina çiçekleri, yedi verenler, yasemin, ıhlamur kokularını duydukça sanki genç bir delikanlı gibi yüreğim kan kaynamaya başladı, özlem çok farklı bir duygu, hasret bambaşka, daha Fethiyeye gelmeden iki saat öncesi ziyaretime nereden başlayacağımı, gelişim tahminen akşam yemeğine denk geleceği için yola daha yakın olan ortanca kız kardeşimde yemeği yiyeceğimin planlarını yapmaya başladım, bunları düşünürken bir taraftan da hafif hafif gözümden süzülen yaşlar kirpiklerimi ıslatmaya başladı. Benim memleketim benim, özüm, sözüm, hasretim, sevdam aşk ateşimdir çünkü bir insanın nasıl yetişmesi gerektiğinin ilk mayasını burada aldım, ilk gözümü burada açtım, ilk kez kendimi burada tanıdım, ilk kez burada okula gittim.Taaaa askere gidinceye kadar hayatım Fethiye’de geçti, kader doyduğum yer olan Soma’mızı gösterince gurbet başlasa da Soma benim için kendi ayaklarımın üzerinde durmaya başladığım, karnımı doyurduğum, çocuklarımın doğum yerleri, babalık sevgisini ilk tattığım yerdi. Fethiye benim için neyse Soma’nında hayatımda hiçbir farkı olmadı. Ben belki şanslıyım iki memleketin sevdasını birden gönlümde hissettim ve her iki yerden de çok çok önemli dostlarım ve arkadaşlarım oldu. Geçenlerde Fethiye’de zeytin alıp satan Akhisarlı bir arkadaş ile tanıştım, nerede ise kırk yıllık dostmuşuz gibi ikişer bardak çay içtik. Aslında Soma ile Akhisar Manisa ilinin iki ayrı ilçesi ama plaka 45 olunca gurbette hemşeri oluyor işte. Fethiye halen denize girilebilecek kadar çok çok güzel enden yerlerden bir tanesi, yerli turistlerden ziyade yabancı turistler ilçede hakim, çevre gerçekten temiz ve bakımlı, Belediye hizmetleri yerli yerinde, zaten başkanım Behçet Saatçı sanırım dört dönemden beri Fethiye’de başkanlık görevini yürütüyor, siyasi yönü beni ilgilendirmeden yaptığı hizmetler yönünden gerçekten halk takdir ediyor. Çevredeki hayvanlar için gerçekten belediye hizmetleri çok hoşuma gidiyor, halk bu yönde bilinçlenmiş durumda, evlerin, dükkanların önünde su ve mama kapları koymuşlar, mahalle aralarındaki kedi, ve köpekleri kimse hoşt veya pist diye kovalamıyorlar. İnsanlar sadece yazlıkçıların bırakıp gittiği evcil hayvanlardan muzdarip olmuş durumdalar ama yinede ellerinden geldiğince onlara da bakıyorlar.
Bu haftalık Fethiye ‘den anlatacaklarım bu kadar inşallah gelecek haftalarda sizlere Fethiye izlenimlerimi daha rahat anlatabileceğimi düşünüyorum. Gelecek hafta görüşünceye dek şen ve esen kalın, dua ile kalın inşallah.